girisimcilik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
girisimcilik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

22 Nisan 2013 Pazartesi

Türkiye'de eticaret. Eticaret Girişimciler İçin Korkulu Rüya Mı ?

Eski bir eticaret girişimcisi ve son 3 yıldır da sektörü yakından takip eden birisi olarak, ülkemizdeki eticaret'in durumu ile ilgili bir yazı yazmak istedim.

Buyrun...

Türkiye'de eticaret ne idi ? Ne oldu ? 

Biraz kendi deneyimlerinden biraz da internet ekosisteminden bahsederek anlatmaya çalışayım.

Türkiye'nin eticaret ile adam akıllı tanışması hemen hemen 90'ların sonuna denk gelir. O dönemde bırakın internetten birşeyler almayı, internet genelllikle gazete okumak için uğranırdı. İnternet servis sağlayıcıları aynı zamanda içerik sağlayıcı gibi işlev görüyordu. Portallar meşhurdu. İnternet erişimi ve kullanımı günümüzle kıyaslandığından, çok kısıtlı ve yavaştı. 2005-2006 gibi eticarette birkaç önemli oyuncu pazarda iyice boy göstermeye başladı. Hepsiburada, weblebi, estore, gittigidiyor, webdenal vb birkaç katalog firması dışında elle tutulur firma yok denecek kadar azdı. İlan tarafında sahibinden.com vardı. Bunun dışında o dönemlerde portallar ve internet servis sağlayıcılar da popülerdi veya reklama çok paralar harcadılar da denebilir. ixir, shubuo vs. gibi.



İlk internet girişimim (artık startup deniyor) chicheck.com (okunuş olarak çiçek.com) 1999 yılında hayata geçmişti. Online taze çiçek satan bir mağazaydı. 

1 sene boyunca yan iş / hobi mertebesinde götürdükten sonra, profesyonel işimi bırakmayı göze alacak kadar bir kazanç sağlayamadığım, estore'un trafiğine mahkum bir satış potansiyeli olduğu ve ciromu çok da arttıramadığımı düşündüğüm (arttırmak için çok da birşey yapmadığım halde) ve belki daha da önemlisi, o dönemdeki internet vizyonumun yetersizliğinden dolayı denebilir, siteyi bir çiçekçiye devrederek işten çıktım. (Yeni ismi Exit)

2005 - 2008 döneminde genel anlamda eticaret, katalog şeklinde farklı ürün kategorileri altında 1000'lerce ürün sergilemek ve satmaktı ki bu aslında o dönem için yurtdışında amazon gibi firmaların başarıyla uyguladığı bir modeldi. Bu model 2006-2008'lere kadar kör topal devam etti. Bu arada gittigidiyor.com'un başarısı üzerine Dogan grubu hemalhemsat.com'u kurdu ancak 2010'da kapatma kararı aldı. Bu dönemde Webdenal, Weblebi ve estore.com.tr kapandı. Katalog tarafından tek büyük oyuncu her geçen gün daha da büyüyen hepsiburada.com olmuştu.

2005-2008 yılları arasında internet kullanımı ve eticaret hacmi artıyordu. Bankacılık sektörünün gelişmesi, online ödeme sistemlerinin oluşması, bankaların sanal pos kullandırmaya başlaması, taksitlendirme seçenekleri, kargo şirketlerinin eticaret sitelerine farklı bir gözle bakmaya başlamaları (az da olsa), PC ve dizüstü bilgisayarların satışlarındaki artış, eticaret yazılım paketlerinin artması ve fiyatlarının düşmesi bu ivmenin başlıca nedenleri arasında. 

2007'de ayakkabı dikeyinde bir eticaret girişimim daha oldu. Şu anda yapmakta olduğum tekstil işini kurduğum ortağımla beraber, 2007 yılında ayaklarasenlik.com'u kurduk. ayaklarasenlik.com,  Türkiye'ye ithal edilen yabancı ayakkabı markalarının (vans, new balance, lumberjack, reef, billabong, DC, Keds, Tommy Hilfiger vb.) ürünleri satan bir dikey (tek ürün grubu üzerine uzmanlaşmış eticaret sitesi) eticaret sitesiydi. O dönemde bizimle beraber bu işi adam akıllı bir şekilde yapan pabbuc.com vardı. Google SEO artık epey önemsenmeye başlanmış ancak eticaret için hala çok zor dönemlerdi. Tek trafik kaynağı google idi. Biz ise daha sonradan, dikey eticaretin o dönem için çok erken bir eticaret modeli olduğunu anlamıştık. 
ayaklarasenlik.com'u, 2008 krizinde, az getirdikleri stoklarını bizimle paylaşmak istemeyen distribütorler nedeniyle sitede yeteri kadar konsinye ürün sergileyememekten ve stok maliyetine girmek istemediğimizden dolayı, 2009'da kapatma kararı aldık. 

Özel Alışveriş Klüpleri

Bizle hemen hemen aynı dönemde kurulan markafoni, 2008'de private shopping kavramı ile Türkiye'de eticarete bambaşka bir boyut getirdi. Sanırım o dönemde, onlar da dahil kimse private shopping iş modelinin bir fenomen olup, Türkiye'nin eticaret tarihinde bir mihenk taşı olacağını tahmin etmemişti.

2009 ile 2011 arasında eticaret'te müthiş bir gelişme yaşandı. Online alışveriş tutarı 2 senede 2'ye katlanmıştı (20 Milyar TL'den fazla). Bu artış daha önceki senelerle karşılaştırıldığı zaman müthişti.


Grafik Kaynak / Alıntı : eticaretdanismanlik.com
Türk online tüketicisinin eticaretle gerçek manada tanışması / ısınması aslında bence private shopping dönemiyle gerçekleşti. Isınmasından kastım, tüketicinin eticarete karşı güveninin oluşması, korkmadan kredi kartıyla alışveriş yapmaya başlaması, alışveriş sürecini öğrenmesi, satın aldığı bir ürünü iade edebileceğini öğrenmesi vb. konular . 

Grup Satın Alma Siteleri

Grup satın alma furyası da bu rüzgarı kuvvetlendiren bir akım oldu. Kısaca toplu olarak satılan hizmetin indirimli olarak sunulması olarak tanımlayabiliriz. Grupanya, Şehir Fırsatı, Markapon ve diğer siteler birbirini izledi. 

Aynı şekilde Markafoni, Limango ve ardı ardası kesilmeyen özel alışveriş klüplerinin kurulmasıyla Trendyol, 1V1Y, Morhipo, DaybuyDay gibi yüksek bütçeli girişimler hayata geçti. 1 sene zarfında irili ufaklı 200 küsür özel alışveriş sitesi kurulmuştu bile.

Yabancılardan Gelsin Yatırımlar

Türk internet sektöründeki canlanma, özel alışveriş ve grup satın alma sitelerinin yakaladığı başarılar ve gerçekleşen cirolar, yabancı risk sermayesi şirketlerinin gözlerini Türkiye'ye çevirmelerine neden oldu. Çok hızlı büyüyen, cazip bir pazar olmasından dolayı Türkiye'de internet girişimleri yabancı yatırımcıları en çok ilgisini çeken 3-4 ülkeden birisi olmasını sağladı.  

2011 yılının sonlarına doğru gittigidiyor.com'un ebay'e satışı gerçekleşti. 217.5 Milyon Dolara gerçekleşen satış Türk internet tarihindeki en yüksek değerlemeli satış olarak geçti. 

2012'de yemeksepeti de 100 milyon dolar üzerindeki bir değerleme ile 44 milyon dolar bir yatırım aldı. 

Özel alışveriş tarafında Markafoni (http://www.webrazzi.com/2011/07/01/markafoni-yatirim-gerceklesti/) ve Trendyol (http://www.webrazzi.com/2011/08/10/trendyol-yatirim-aciklama/) aldıkları yatırımla adlarından epey söz ettirmeye başladılar. 

2012 yılına gelindiğinde özel alışveriş sitelerinin popüleritesi & karlılıkları eskiye oranla azalmaya başlamış ve grup alışveriş siteleri hizmetin yanında ürün de satmaya başlamak zorunda kalmışlardı. Bunun nedenleri şunlardı ; Birçok özel alışveriş ve grup satın alma sitesinin kurulması, piyasadaki rekabetin artmasına ve kar marjlarının azalmasına neden oldu. Müşterinin, sunulan indirimlerin / fırsatların suni olduğunu farketmesi işin rengini bozdu. Belirli bir süre sonra piyasada satılacak stok fazlası ürün kalmadı ve sitelerin sunduğu markaların kalitesi düştü. Fırsatlar birbirini tekrarlar oldu. 

Türkiye'den çıkış yapan Rocket Internet'in bir çırpıda tüm girişimlerini kapatıp ülkeden çıkmasının ardındaki önemli nedenlerden birisi karlılığın düşük olmasıydı. 

Dikey Eticaret

Özel alışveriş ve grup satın alma modellerinin popülerliğini kaybetmesiyle beraber bir sonraki adım olarak dikey eticaret girişimleri hayata geçmeye başladı. Özellikle markafoni grubu bu durumu önden tahmin ederek, zizigo, misspera, lidyana gibi dikey eticaret sitelerini erkenden hayata geçirdi. Dikey eticaret daha önce de tarif ettiğim gibi, tek bir ürün grubu üzerinde uzmanlaşan bir eticaret sitesi manasına gelmektedir. Yani sadece çanta, sadece ayakkabı, sadece takı satan vb. 

Aslında internet ekosistemi gelişmiş ülkelerde (ingiltere gibi) dikey eticaret, eticaretin temelini oluşturan, sürdürülebilir eticaret iş modelidir. Özel alışveriş klupleri, grup satın alma siteleri bu ekosistem içindeki küçük alt modeller olarak mevcuttur. Ancak Türkiye'de bu iş biraz tersten başladı belki de. Biz dikey eticarete daha yeni başlıyoruz. Zaten bizim 2007'de ayaklarasenlik.com'u kurmamızın nedeni Türkiye'de eticaretin diğer ülkelerdeki gibi normal seyrinde gelişecek olacağını düşünmemizdi. Ancak öyle olmadı. 

Dikey eticaretin Türkiye'de benimsenmesi belirli bir süre alacak. Bunun en büyük nedeni, tüketicinin bugüne kadar sürekli indirim / fırsatla yemiyle satışa yönlendirilmesi. Maalesef internetten alışveriş yapan müşteriler "ancak daha ucuza bulursam alırım" psikolojisinden çok çabuk çıkamayacaklar gibi görünüyor. Halbuki eticaretin müşteriye sunduğu avantajlar, kapıya teslimat, birçok ürünü bir arada görebilip karşılaştırma imkanı, vakitten kazanç, büyük şehirlere uzak yaşayan kesimin internet sayesinde herşeye erişiminin sağlanması gibi sıralanabilir. Eticarete bu gözle bakıp, indirim / fırsat gözlüğünü çıkarttığımız gün, dikey eticaret sürdürülebilir bir iş modeli haline gelecektir. Olgunlaşmış eticaret.  

Eticaret ile ilgili dikey bir site :) : http://www.dikeyeticaret.com/

Marketplace (Pazaryeri)

Dikey eticaret'in yanında başka bir iş modeli daha var bahsetmemiz gereken. Marketplace iş modeli. Yani pazaryeri. Yani stok maliyetini tamamen ortadan kaldıran, alıcı ile satıcıyı biraraya getiren eticaret platformları.  Buna en iyi örnek yıllardır bildiğimiz gittigidiyor.com'dur. Limango grubunun hayata geçirdiği arabulvar.com ve doguş grubu ile koreli ortakla hayata geçirdikleri n11.com bu iş modelinin yeni girişimleri diyebiliriz.

Eticaret Korkulu Rüya Değil

Şimdi gelelim "eticaret korkulu rüya mı" konusuna ;

Sosyal medya veya yazılı basında eticaretle ilgili yazılara baktığınızda genelde eticarete girmek için çok büyük bütçeler gerektiğini ve artık eticaretin her babayidiğin harcı olmadığını okursunuz. 

Bu durum, milyon dolar yatırım ve karşılığında milyon dolar kar beklendiği durumlarda geçerli olabilir. Kısa sürede büyük paralar kazanmak için, kısa sürede büyük paralar harcamanız gerekir. Zaten içinde yatırımın olduğu durumlarda, pozitif nakit akışına geçiş beklentisi hep çok erken olmaktadır. Yatırımcı yatırdığı paranın geri dönüşümü konusunda genelde aceleci davranır. İşe bu açıdan baktığınız zaman, eticaret düşük bütçeli girişimler için korkulu rüya olabilir.

Ancak eticaret herkes için bu manada algılanmıyor olabilir. Düşük veya orta seviyede bütçesi olan bir girişimci, eticaretten onu uzun vadede tatmin edecek paralar kazanabilir. Buradaki sorun ölüm vadisi denilen, işin kurulduğu gün ile gelir & giderin kafaya geldiği gün arasında geçen süreye dayanabilecek kadar finansman sağlamaktır. Bu süreç de, sitenizi kurduktan sonra işinizin sabit giderleri + stok maliyetiyle doğru orantılıdır. Aylık sabit gideri + stok maliyeti düşük bir eticaret iş modeli kurmak ölüm vadisi sürecini kısaltacak ve sizin kafa kafaya noktasına daha erken gelmenizi sağlayacaktır. 

Sabit gider = düşük kira, başlangıçta az(makul) personel, gereksiz masraflardan kaçınmak ve kendinize ayırmanız gereken minimum maaş demektir. Stok maliyeti de, satacağınız ürünle ilgili olmakla beraber başlangıçta konsinye satış opsiyonu bu maliyeti aşağı çekmek için bir yöntem olabilir. Ancak satışlar arttıkça, minimum düzeyde stok tutmaya başlamanız daha sağlıklı bir iş modeli oluşturmanızı sağlayacaktır. Belki de işe, stok maliyeti düşük olan ürünleri araştırarak başlayabilirsiniz. Bu noktada niş pazarları (Niş pazar, bir pazarın içinde rekabeti yüksek olmayan belli bir konuya odaklanmış pazardır.) araştırıp, piyasada çok bulunmayan ancak talebi olan ürünleri satmaya çalışmak mantıklı bir çözüm olabilir çünkü rekabet olmadığı için müşteri kazanma maliyetiniz daha düşük olacak, az adet satarak yüksek kar marjı elde etme ihtimaliniz çok daha yüksek olacaktır. Satacağınız ürünü göre değişmekle beraber, düşük adetli bir satışınız olacağı için stok maliyetiniz de başlangıçta düşük olabilir. 

Kısacası, orta - uzun vadede düşük bütçeyle bile olsa, doğru ürün gamıyla, ağırlıklı google optimizasyonu üzerine yoğunlaşarak, sosyal medyayı kullanarak (eticaret trafiğinin hala çok büyük bir kısmı google üzerinden gelmekte olmasına rağmen) makul bir takımla, bir eticaret girişiminden ayda 10.000 - 20.000 TL gelir elde etmek bence mümkündür. Bu rakam da, birçok küçük girişimciyi tatmin edebilecek bir rakamdır. Ne kadar para yatırılacağı tamamen bütçenizin durumu ve satmak istediğiniz ürün grubuyla ilişkilidir. 

Bu nedenle eticaret'in korkulu rüya olmadığını düşünüyorum. "Büyük bütçeli firmalar bizi bu pazarda yaşatmaz" felsefesine de katılmıyorum. Öyle olsaydı Amerika'da sadece ebay, amazon, zappos, 1-800-flowers, barnes&noble, bestbuy ve birkaç site daha olurdu. Halbuki ekosistemde binlerce eticaret sitesi var ve her geçen gün yenileri hayata merhaba diyor. 

Siz ne duruyorsunuz ? Biran önce aklınızdaki fikri hayata geçirin :)